Bilmek, sürekli yapmak için yeterli olmuyor. Özellikle de zor günlerde... O zaman, konu liderleri seçme ve geliştirme ise ‘zor günleri’ de hesaba katmamız gerekiyor.
Etkili bir liderin, arzu edilen liderlik davranışlarını ortaya koyabilmesi için bir takım liderlik niteliklerine ve değerlerine sahip olması gerekiyor.
Genetik aktarımla kazanılan ‘potansiyel’ ile yaşam sürecinde içinde elde edilen deneyimlerle biçimlenen bu ‘nitelik ve değerler’; bir yandan liderin kişiliği üzerinde belirleyici rol oynarken, diğer yandan da liderlik davranışları için gerekli olan alt yapıyı destekliyor ya da güçleştiriyor. Dolayısıyla liderlerin ve/veya lider adaylarının bu niteliklere ve değerlere ne düzeyde sahip olduğunun bilincinde olmaları ve istenen doğrultuda biçimlenip gelişmeleri için yaşam boyu sürekli çaba göstermeleri gerekiyor.
Etkili liderlerin taşıması gereken niteliklere şöyle bir göz attığımızda; fiziksel, duygusal ve zihinsel birçok kritik özellik ile karşılaşıyoruz. Ancak özellikle ‘rekabetin olanca hızıyla arttığı ve karlılığın tam tersi yönde gittiği günümüzde, bu nitelikler arasında ‘irade’nin ayrı bir önemi olduğunu gözlemliyorum.
İrade, ‘liderin herhangi bir konuya yönelik olarak seçmiş olduğu hareket tarzını kararlılıkla yaşama geçirme gücü’ olarak tanımlanıyor. Bu güç, liderin koşullar karşısında göstereceği davranışı/duruşu belirlerken, "seçim yapma özgürlüğü"nü gerçek anlamda kullanabilmesini sağlıyor.
Ancak yeterince gelişmiş bir irade düzeyine sahip olmayan liderler, çeşitli olumsuz ve zorlayıcı koşullar karşısında iyi ve doğru olarak belirlemiş oldukları davranış ya da hareket tarzlarını uygulamaktan vazgeçebiliyor ki biz bu liderleri ‘kolay günlerin liderleri’ diyoruz.
Bu liderler zor günlerde; duygularının kontrolünü bir yana bırakıyor, empati duygusunu yitiriyor, bencilce ve vicdansız bir şekilde o günü kurtarmak için uğraş veriyor. Bırakın yarınları ihmal etmelerini, aslında o günü bile kurtardıkları pek görülmüyor.
Oysa güçlü bir iradeye sahip liderler, içinde bulundukları koşullar ne kadar zorlayıcı olursa olsun, belirledikleri yolda ilerleme konusunda gereken kararlılığı gösterebiliyorlar. Böylelikle ortaya çıkabilecek tüm olumsuzluklara rağmen amaçları ve değerleri doğrultusunda çalışmayı başarabiliyorlar.
Bu liderler ‘zor günlerde’ daha da büyüyen ‘gerçek lider’ oluyorlar. Özellikle davranışlarında gözlemlenen tutarlılıkla, birlikte çalıştığı ekip arkadaşlarının kenetlenmesini sağlayarak badireleri kolaylıkla atlatabiliyorlar.
Bunlarla birlikte iradesi güçlü liderlerin vicdani duyguları da kuvvetli oluyor. Tasarladığı ya da gerçekleştirdiği davranışları sahip olduğu değerler sistemine uygun olup olmadığını kestirmesini sağlayan güçlü bir ‘içsel yargılama gücüne’ sahip oluyorlar.
Harekete geçmeden önce farklı davranış seçeneklerinin iyiliğini, doğruluğunu ya da anlamlılığını vicdan niteliği yardımıyla değerleri açısından sorguluyor ve bu sorgulamanın sonucunda iyi, doğru ya da anlamlı gözüken davranış biçimlerini seçip uyguluyorlar.
Ayrıca, vicdan sahibi lider, yaşadığı bu olumsuz deneyimden ders çıkararak gelecek sefer benzer bir durumla karşılaştığında başkaca davranış seçenekleri bulmak ve bunların değer yargılarına uygun olup olmadığını kestirmek için daha fazla çaba harcıyorlar.
İradesi güçlü olan liderler, kişisel olarak kendilerini iyi tanıyorlar. Niteliklerinin, davranışlarını nasıl etkilediğinin ve hangi davranışları gerçekleştirmesine olanak verdiğinin farkında oluyorlar.
Ayrıca bu kişiler şimdiki gerçeğin ötesine uzanarak, geleceği zihninde canlandırabilecek bir hayal gücüne sahip oluyorlar ki, bu özellikleri yalnızca bugünü düşünerek değil geleceği de düşünerek karar almalarını mümkün kılıyor.
Tekrar vurgulamakta yarar var.
Konu lider seçme ve geliştirmek ise, ‘eski rahat günlerin’ geride kaldığının farkında olarak, biran önce zor günlerde ‘liderlik yapabilecek’ kişilere yatırım yapmaya başlamanın yollarını bulmak gerekiyor.
Daha Fazla Daha Az