Şimdi değil yarın okuyun!
Bir kahve alıp bu yazıyı okumaya başlamadan önce telefonunuza bakıp Instagram’da bir tur atmaya ne dersiniz? En azından Whatsapp mesajlarına bir göz atabilirsiniz. Belki birkaç bildirim kontrol edip, sonra LinkedIn’de “2025’te üretkenlik” başlıklı bir yazıya göz gezdirirsiniz. Durun tahmin edeyim bunu okumayı da ertelemek üzeresiniz.
Geçen haftaki paylaşımda tükenmişlik, alışkanlıklar ve öz şefkate değinmişken bugün de güzide yetkinliklerimiz içerisinde yer alan “erteleme” den bahsetmek yerinde olabilir diye düşündüm. “Erteleme hastalığı, bir görevi veya görev kümesini geciktirme veya daha ileri bir zamana bırakma eylemidir” diyor James Clear, Atomik Alışkanlıklar isimli kitabında. Mark Twain ise "Bugünün işini yarına bırakma, mümkünse ertesi güne bırak" diyerek bir kez ertelemeye başladık mı sonunun gelmediğini vurguluyor.
Erteleme gelecekteki kendimize yaptığımız bir görevlendirme, tam da en zamanımızın olmadığı gelecekteki o anda kendimizi dara koşmaktır. “Spor yap, kitap oku, birikim yap” diyen gelecekteki benlik ile “abur cubur ye, dizi izle, harca gitsin” diyen bugünkü benliğimizin savaşıdır.
Bir yerden tanıdık geliyor mu?
- Sıradaki işe başlamadan önce kendime bir kahve yapayım…
- Artık şu kitaplığı düzenlemenin vakti geldi. Kitaplarımı yazarlarına/renklerine/ basımevlerine/konularına göre sıralayacağım. Ya da neyse…
- Sunumu tamamlamak adına birkaç şey araştıracağım tabii ki şu videoyu da izledikten sonra…
- Şu raporu hemen bitirip keyif yaparım ama önce masamı bir toplayayım (bilgisayar masaüstü veya e-posta kutusu temizliği diğer alternatifler olabilir)…
- Yarın sabah erkenden kalkıp işin kalanını tamamlarım, dizinin sıradaki bölümünü bir bitireyim de…
Peki Neden Erteliyoruz?
- Mükemmeliyetçilik: "Ya kusursuz olmazsa?" düşüncesiyle başlamaktan kaçıyoruz.
- Motivasyon Eksikliği: O an yeterince enerjik hissetmiyoruz “önce bir kahve içeyim”.
- Kaygı/Endişe/Öz Güven Eksikliği: “Ya beğenilmezse?”
- Önceliklendirememe: “Hangisinden başlayacağım?”
- Öz Disiplin/İrade: Anlık hazları gelecekteki zaferlere tercih ediyoruz.
Nasıl Baş Edebiliriz?
- 5 Dakika Kuralı: Bir işi yapmaya sadece 5 dakika ayırmayı deneyin. Başlayınca devamı gelecektir. Spor yapmak yerine spor kıyafetlerinizi giymeyi hedefleyin. “Bu kadar giyindim koşayım bari.” Bir raporu tamamlamak mı gerekiyor? Önce sadece başlığını yazın.
- Görevleri Küçük Parçalara Bölün: İşleri parçalara ayırmak, onları korkutucu olmaktan çıkarabilir.
- Çevreyi Düzenleyin: Dağınık bir masa, kafamızı karıştırmanın ötesinde odaklanma problemi demektir.
- Kendinizi Ödüllendirin: Bir görevi tamamladığınızda sevdiğiniz bir diziden bir bölüm izleyin (ama sadece bir bölüm izlemek ve ödül bağımlılığına dönüşmesine izin vermemek koşuluyla).
- Eşlikçi Bulun: Spor yapmak için bir spor arkadaşından hatta sizi hırslandıracak bir rakipten iyisini bulamazsınız.
- Önceliklendirme için Eisenhower Matrisi veya MoSCow metotlarını kullanabilirsiniz.
Sonuç: Harekete geç!
Unutmayın, ertelemenin en büyük düşmanı harekettir. Başlamak, bitirmenin yarısıdır. Eğer bir şeye başlamakta zorlanıyorsanız, The Office’ten Michael Scott’ın şu sözünü hatırlayın: “Bazen sadece başlaman gerekir. Gerisi zaten gelir.” Buraya kadar ertelemeksizin okuduysanız harekete geçmek için bir şeyler yapabilirsiniz. “Önce birkaç shorts mu? Tamam, ama lütfen harekete geçmeyi ertelemeyin!"
Daha Fazla Daha Az